This is a test site. For up-to-date information please visit the live site: ottomanhistorians.uchicago.edu
This is a test site. For up-to-date information please visit the live site: ottomanhistorians.uchicago.edu
Title:
Menemencioglu
Other Available Languages:
PDF (English):
PDF (Turkish):
Life:

1214/1799 yılında Adana’nın Qaraisalı (Çiçeli) kasabasında dünyaya gelen A.B. adını Menemenci Türkmen aşiretinin boybeyi olan ve yazarın doğumundan dört ay önce öldürülmüş olan babası Ahmed Bey’den alır. A.B.’in annesi “Ekber qızı” lakabıyla tanınan Ümmü Gülsüm hatundur. Ağabeyleri Habib, Osman ve Nabi beyler boybeyliği yapmış ve ayanlık mücadelelerine katılmış olmalarının yanısıra Adana ve Tarsus mütesellimliklerinde bulunmuşlardır. Hamide, Ayşe, Qugu isimli üç kızkardeşinden ilki Adana mütesellimi Hasanpaşazade Mehmed Bey (ö. ~1244/~1830’ler) ile evlenmiştir (MT, xix). Diğer kardeşlerinden Çopur Ahmed, Hanım, Hadice ve Fatma’nın anneleri Bozoq’un Abdallı aşiretinden Qocabeyoglu’nun kızı Ümmü Gülsüm hanımdır. A.B.’in bir diğer kardeşi Mustafa’nın annesi ise Adana eşrafından İmamzade’nin kızı ve Adana valisi Battal Paşa’nın (ö. 1215/1801) ismi belirtilmeyen eski eşidir. A.B.’in Dersim (Tunceli) kaymakamı olan oğlu Mehmed Tevfiq (ö. ?) daha sonra paşalık rütbesine yükselmiştir. Haci Bey diye sözü edilen bir oğlu daha vardır. Pek çok bürokrat ve devlet adamı yetiştirmiş olan bu aileye mensup Hasan Menemencioğlu ve Numan Menemencioğlu 1940’lı yıllarda bakanlık yapmışlardır.

 

Works:
(1)
Menemencioglu Ta’rihi

18. yüzyıl başından 1284/1867 tarihine kadar Menemenci ailesi tarihi çevresinde Çuqurova’daki ayanlık mücadelelerini, aşiret kavgalarını, Mısırlı İbrahim Paşa işgalini ve Tanzimat düzenlemelerinin bölgede nasıl uygulandığını anlatır. Eserin tek kaynağı olarak 1266/1850 yılında Adana valisi olan İşqodralı Mustafa Paşa’nın (ö. ?) elinde bulunan Sogancızade Ta’rihi gösterilmekteyse de (MT, 6) böyle bir eser hakkında bilgi bulunamamıştır. A.B. ailesinin elinde bulunan bazı belgelerden de yararlanmış olmalıdır (MT, 5-6), ancak düzenli olarak tutulmuş kayıtlara sahip olmadığı yapmış olduğu isim ve kronoloji yanlışlıklarından anlaşılmaktadır. A.B. Dersim ve Üsküb kaymakamlıklarında bulunan oğlu Mehmed Tevfiq’e yazdırdığı anılarını (MT, 1-337) 4 Rebiülevvel 1278/9 Eylül 1861 tarihinde tamamlamıştır. Daha sonra bizzat A.B. tarafından kaleme alınan ve Istanbul’daki sekiz yıllık sürgün hayatının anlatıldığı bölüm (MT, 337-342) 1873 yılında yazılmış olmalıdır. Her iki bölüm de 10 Kânun-ı evvel 1330/23 Aralık 1914 tarihinde mektubi kalemi kalfalarından Nigdeli Asım tarafından istinsah edilmiştir. Fihristi bulunmayan eserin girişinde beş bölümün konu başlıkları verilmiştir.

Bölümler

Birinci bölüme konu olan Menemenciogulları’nın ilk boybeyi Habib Çelebi ismini 1120/1708 yılında Dündarlılı Topallı cemaatinin cezalandırılmasında duyurmuştur (MT, 5). 1169/1756 tarihlerinde aşiret reisi olan Kör Boybeyi diye meşhur Ahmed Bey’in yerine 1180/1766 tarihinde geçen oğlu Boz Osman 1190/1776 tarihinde Adana valisi Çelik Mehmed Paşa (ö. 1179/1765) tarafından idam ettirilince yerine Ahmed Bey getirilmiştir (MT, 8-9).

Yazarımızın babası Ahmed Bey’in döneminin anlatıldığı ikinci bölümde sırasıyla Qaraisalı aşiretleri arasındaki savaş ve Menemenciler’in Tarsus’un Qusun kazasından Çiçeli köyüne gelişi; Nigde valisinin aşireti basması, Nabi Bey’in yaralanması ve Nigde’de vefatı; Adana ayanı Qarcı Mehmed Aga ile mücadele; Adana ayanı Çapuroglu ile Qarslı Halil Aga’nın kavgası; Battal Paşa’nın Qaraisalı üzerine yürümesi ve yenilerek Adana’ya kaçması anlatılır. A.B.’in Osmanlı askerini “düşman askeri” diye nitelemesi ve Adana’ya kadarki bölgenin yağma ve talan edildiğini söylemesi ilgi çekicidir.

Yine bu bölümde 1213/1798 yılında o vaktin “derebeyi usulünce ikinci padişah mesabesinde” olduğu söylenen Cabbarzade Süleyman Bey’in (ö. 1229/1814), kethüdası Abdullah Bey’i yirmibeş bin askerle Maraş’da Bayezidogulları’nın ve Adana’da Menemenciogulları’nın üzerine göndermesinden ve Ahmed Bey’in Milvan kalesine sığınmasından bahsedilir. 1214/1799 yılında Qarsandıogulları aşiretinden Piş Hasan tarafından öldürülen Ahmed Bey’in ardında üç eşinden oniki çocuk bıraktığı ve en büyük oğlu Habib Bey’in bu tarihte henüz onbeş yaşında olduğu da kaydedilir (mezar taşı için bk. maddenin sonundaki resim).

Menemenciogulları’nın hamisi, devlet ricalinden Yusuf Agah Efendi’nin (ö. 1239 /1824) Qaraisalı kazasını malikane olarak alışının anlatıldığı kısımda verilen bilgiler aşiret beylerinin devlet desteği ile ayanlık ve mütesellimlikleri ne şekilde elde edip nüfuz kazandıklarını gösterir.

Eserin üçüncü bölümünde Habib Bey’in siyasi mücadeleleri ile Milvan kalesinin savunulması anlatılır. Habib Bey’in bütün aşiret halkı önünde “annesinden satın aldığı kürkü giyerek” boybeyliğine geçmesinden o dönemin bir töresi olarak bahsedilir. Bu kısımda anlatıldığına göre 1223/1808 yılında Cabbarzade Süleyman Bey ile Trabzonlu Hazinedaroglu’nun kavgaları sırasında Hasanpaşaoglu ve Habib Bey Adana’dan Yozgad’a kadar gider ve kavgaya katılırlar. Bu gelişmelerin ardından Qarsandılı aşireti üzerine akınlar yapılır ve intikam alınır. Menemenciogulları’nın hakimiyeti altındaki bölgede asker yazılmasını istemeyen Habib Bey Adana’dan “mirili asker” yazmak üzere binbaşı ünvanıyla görevlendirilen ve Qaraisalı kazasına gelerek asker yazmaya başlayan Qaba Celil’i bir gece baskını ile kaçırıp asker yazılmasını engellemiştir.

Haci Habib Bey 1225/1810 yılında Cabbarzade Süleyman Bey’in gönderdiği “buyruldu” ile Tarsus mütesellimliğine getirildi. Bu sırada Adana mütesellimi Hasanpaşazade Ahmed Bey ölmüş, kardeşi Mehmed Bey Tarsus’tan gelen kaynı Habib Bey’in desteği ile mütesellim atanmıştı. Habib Bey, Avrupa’da görülen kuraklık üzerine Tarsus’tan buğday ihracı izni karşılığında her gemiden 46,000 kuruş alarak zengin olmuştu.

1228/1813 yılında Belenli Mustafa Paşa (ö. 1245/1830) Adana valisi olduğunda hakimiyet fiilen Hasanpaşazade Mehmed Bey’in elinde bulunuyordu. İşlerin yönetimi yeni valinin atanmasına rağmen iki yıl kadar daha Mehmed Bey’in elinde kalmış, ancak Mustafa Paşa zamanla Mehmed Bey’in ve Habib Bey’in sürgünlerine ferman çıkartarak hakimiyeti sağlamıştır. Mısır’a Mehmed Ali Paşa’nın yanına kaçan Habib Bey kendisine paşa tarafından ayda 2500 kuruş maaş bağlatılmasının ardından hemen hacca gönderilmiştir.

A.B. eserinin dördüncü bölümünde ortanca ağabeyi Osman Bey’in başından geçen bazı hadiseleri ele alır. Habib Bey fermanlı olunca aşiretin Milvan kalesine sığınması ve Mustafa Paşa’nın Istanbul’dan top getirterek kaleyi kuşatmasından bahsedilirken kahramanlık gösterenlerin isimleri de tek tek sayılmaktadır. Bu kişiler arasında Ermeniler de bulunur. A.B. aşiretin develerinin yağmadan kurtarılmak için Bozoq tarafına gönderildiğinden söz eder. 7000-8000 askere karşı aylarca süren savunmanın ardından teslim olmaktan başka çare kalmayınca Osman Bey kardeşi A.B.’i Hasanpaşazade Mehmed Bey’in yanına “rehin” vermek zorunda kalmış, Nabi Bey ise “birimiz dışarıda bulunsun” düşüncesiyle bölgeden uzaklaştırılmıştı. Habib Bey’in mallarının müsaderesi karşılığı 250,000 kuruş devlete ve 50,000 kuruş Mustafa Paşa’ya verilerek hesap kapatılmış, ancak “Tatara” verilmek üzere 25,000 kuruş daha istenilince Adana çarşısında para edecek bütün eşyalarını sattırmak zorunda kalmışlardır. A.B. yine de ödenemeyen bir yük (100,000) akçe için Istanbul’daki hamileri Yusuf Agah Efendi’nin kefil olduğunu kaydeder.

Qaba Celil Menemenci’ye “mir-i aşiret”, Sadıq Efendi ise Qaraisalı’ya “voyvoda” atandığında Osman Bey yanına iki kardeşini ve adamlarını alarak Istanbul’a şikayetçi olarak gitmiştir. Burada vali Mustafa Paşa taraftarlarının tepkisi ile karşılaştığında adamlarının çoğu firar eden Osman Bey, ardından da kardeşi Çopur Ahmed Bey ve bazı adamları vebadan ölmüştür. A.B. 44. bölüğün yoldaşlar defterine yazılmış olduğundan yeniçeri kışlasına sığınarak iki ay kadar orada saklanmıştır. Adana ve Tarsus’tan yeni şikayetçiler geldiğini duyan A.B. eşyalarını sarrafa rehin vererek Adana’ya doğru yola çıkmıştır.

Eserin beşinci bölümü ise Mısırlıların Çuqurova’yı işgali dahil 1277/1861 yılına kadarki olaylara ayrılmıştır. A.B.’e göre işgal sırasında (1248-1256/1832-1840) aşiretlerin bir kısmı Mısır tarafını bir kısmı ise Osmanlı tarafını tutmuş, Menemenciogulları aşiretinden Ahmed Bey Mısır tarafında ağabeyleri ise Osmanlıların yanında yer almışlardı (MT, 229). Nabi Bey, İbrahim Paşa (ö. 1264/1848) tarafından Adana mütesellimi tayin edilmiş, fakat bir süre sonra haksız kazanç sağladığı gerekçesiye Akka’ya sürgün edilmiştir. Mısırlı İbrahim Paşa, A.B.’in konağında misafir olmuş ve birlikte satranç oynamışlardır. Mısır askerlerinin kendilerini Anadolu’da İslam’ın kurtarıcısı olarak göstererek propaganda yapmalarına rağmen A.B. İbrahim Paşa’yı “namaz ve oruç bilmez inkarcı birisi” olarak betimler.

Mısırlılara hizmet etmiş olan Ahmed Bey, Mısır askeri çekilip gidince kendisini bağışlayan Qonya valisi Haci Ali Paşa’ya (ö. 1261/1845) otuz bin kuruş değerinde koşumlu bir at, Adana valisi İzzet Mehmed Paşa’ya (ö. 1308/1891) da değerli bir at, hediyeler ve ayrıca adamları için oniki at hediye etmek zorunda kalmıştı (MT, 269). Yazarımız A.B.’in aşiret reisi konumunda bulunduğu bu yıllarda eyaletin bütün işleri Menemencilerden sorulmaktaydı.

Çiçeli’de yaptırılan büyük konak bittiği sıralarda Istanbul’dan gelen iki çavuş da sürgün fermanını getirmiş, Habib Bey Bursa’ya, A.B. ise Kütahya’ya sürgün edilmişti (MT, 143). A.B.’in Kütahya’da kaldığı onbeş ay zarfında yeniçeri ocağı kaldırılmış olduğundan Kütahya’ya sürgüne gönderilen yeniçeriler peşlerisıra gönderilen idam fermanları uyarınca birer ikişer idam edilmekteydiler. A.B.’in Habib Bey’le anlaşarak planladığı firar teşebbüsü sonuçsuz kalınca, sürgün Istanbul’a giden adamlarının kurtuluş fermanını getirmelerine kadar dokuz ay daha devam etti. Adana’ya döndükten birkaç ay sonra bu ikili Adana valisi Nurullah Paşa (ö. 1257/1841) ile Tarsus ayanı Kelagazade Mehmed Bey (ö. ?) arasında geçen mücadeleye karıştı. A.B. Qarahisar-ı sahib’e (Afyonkarahisar) sürgün edilmeyi önleyebilmek için Arabistan ordusu müşiri Namıq Paşa’yı (ö. 1310/1892) ve Qonya valisi Hamdi Paşa’yı (ö. 1299/1882) devreye soktuysa da sürgüne gitmekten kurtulamadı. A.B. sözkonusu sürgünün tarihini ve süresini belirtmese de bu sırada Adana valiliğine getirilmiş olan Kel Hasan Paşa’nın 1266/1850 yılında görevde bulunduğu gözönünde bulundurularak sürgünün de bu yıllarda gerçekleştiği sonucuna varılabilir.

1283/1866 yılında Fırqa-i Islahiyye’ye mensup askerlerin bir kısmı Adana’da iskan olunacak yer bulunamadığı gerekçesiyle Qaraisalı’ya gönderilerek A.B.’in konağına yerleştirilmiştir. Aynı yıl içinde gelen bir emir uyarınca A.B. “Qaraisalı kaymakamının istiklali için” Adana valisi Ali Rıza Paşa (ö. 1294/1877) tarafından Mersin’e ve oradan da gemi ile Istanbul’a gönderilmiştir. Kendisine ayda 5000 kuruş maaş bağlanan A.B. Beyoglu semtinde bir konak satın alarak orada ikamet etmeye başlamış ve 1290/1873 yılının Cemaziyülahir/Ağustos ayında sürgünde bulunduğu Istanbul’da ölmüştür.

Menemencioglu Ta’rihi sözkonusu aşiretin tarihini anlatırken Çuqurova’daki ayanlık mücadelesine de ışık tutmakta ve bu mücadelenin perde arkasını gösterecek bilgiler sunmaktadır. Devletin Adana’ya vali ataması ve bölgede güçlü bir valinin bulunması ayan ailelerinin işine gelmediğinden Adana’nın mütesellimler aracılığıyla yönetilmesi hepsinin ortak isteği olmuştur. Adana valiliğine atanan Es’ad Paşa’nın (ö. 1267/1851) Nigde’den ileriye geçmesine izin verilmemesi bunun en güzel göstergesidir (MT, 155-156).

Devletin vakanüvisleri tarafından değil, aksine çoğu zaman devlet tarafından “âsi, ehl-i fesad, haydud” olarak nitelenen bir aşiret reisi tarafından kaleme alınmış olan Menemencioglu Ta’rihi’nde Istanbul’dan gönderilen valilere karşı yerel beylerin iktidar mücadelesinin boyutları ve bunun ne şekilde yürütüldüğü canlılıkla anlatılır. Bu bağlamda da zaman zaman Osmanlı askeri “düşman askeri” olarak nitelenir ve yenilen bir valinin ardından yapılan yağma ve talan “paylaşka almak” olarak meşru kılınır.

Sade bir dille kaleme alınmış olan eserde paylaşka, çerge, derim evi, derinti, huş, kapuruz gibi bölgesel sayılabilecek Türkçe kelimeler de kullanılmıştır.

 
Bibliography:

(1) Menemencioglu Ta’rihi

Yazma: (1) Ankara, Tuğgeneral Metin Denli özel koleksiyonu, 342 sayfa, 19 satır, rıka. 337. sayfadan itibaren A.B.’in Istanbul’da sürgünde bulunduğu sekiz yıllık zaman zarfında geçen olaylar anlatılmaktadır (MT, xii). Daha sonra ne zaman ve kimin tarafından eklenildiği bilinmeyen Şarqi-i teşrifi başlığıyla yedi kıtalı bir şiir, Qugu Hatun ile ilgili bir not ve Ankara’da bir bayan tarafından ismi belirtilmeyen ağabeyi için yazılmış 4 satırlık yazı yer almaktadır. Kitabın bundan sonraki 30-40 sayfası boş kalmıştır. Mükrimin Halil Yinanç, Kasım Ener, Taha Toros, ve Faruk Sümer gibi araştırmacılar aileden Hasan Menemencioğlu’nun elinde bulunan ve şimdi nerede olduğunu bilemediğimiz bir yazmaya çeşitli tarihlerde sahip olmuşlar veya bu nüshadan yararlanmışlardır.

 

Edisyonlar: Menemencioğlu Ahmed Bey. Menemencioğulları Tarihi. Yay. Yılmaz Kurt (Ankara, 1997).

 

Kaynaklar: Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Hatt-ı hümayun 233/12988, 460/22640-1. Ahmed Cevdet. Tezâkir. Haz. Cavid Baysun (Ankara, 1986), c. 4, 190. Mehmed Süreyya. Sicill-i Osmani. Haz. Nuri Akbayar (Istanbul, 1996), c. 1, 157. Yurt Ansiklopedisi (Istanbul, 1981), c. 1, 31, 157. Yılmaz Kurt. “Menemencioğulları ile İlgili Arşiv Belgeleri I.” Belgeler (Ankara, 2001), 85-187.

 

Author:
Yılmaz Kurt
July 2008